ÇOCUKLARIN BİLİNÇLİ EĞİTİMİ İÇİN ÖNCELİKLE EBEVEYNLERİN BİLİNÇLİ YAKLAŞIMI GEREKLİ

Çocuklar dünyaya geldiği andan itibaren onların eğitimi ile ilgili çalışmalara başlanıyor, en azından zihinsel hazırlıklar anlamında. “Hangi okula gidecek? Devlet mi yoksa özel mi? Sonrasında üniversite ne olacak? Rekabetçi eğitim sistemine karşı çocuğu şimdiden hazırlamaya başlamak lazım” benzeri sorular ve düşünceler hazırlıklara kaynak oluşturuyor. Sistemin de yönlendirdiği üzere, her şey çocuğun başarılı olmasını sağlamaya yönelik. Oysa başarı kavramının artık genel bir kavram halinden çıkartılarak kişiselleştirilme zamanı gelmedi mi? Bilinçli seçimlerin sonucunda başarının zaten kaçınılmaz şekilde hayatımızda yer edeceğine sonsuz güven duyulmalı. sendecevhervar.com’un kurucusu NLP Destekli Öğrenci Koçu Oğuz Akyıldız, çocuğun eğitim serüveninde ebeveynlerin en önemli görevinin, çocuğu bu yönde bilinçlendirmeleri olduğunun altını çiziyor.

Peki sizce başarı nedir, başarılı bir okul hayatını tanımlar mısınız?
Her şeyden önce başarı kişisel bir olgudur, genellenmemelidir. Başarıya tek bir tanım verilemez, eğer verilirse rekabet yaratır, bu da zorluktur, oysa başarılı olmak zor olmamalıdır, olamaz. İçsel mutluluğu, huzuru yakalamış, kendini ifade edecek bir hayatı yaratmış her insan başarılıdır, çünkü mutludur. Oysa her başarılı insanın mutlu olduğundan söz etmek mümkün değildir, çevremize br göz gezdirdiğimizde bunun birçok örneğini kolaylıkla görebiliriz.

Başarı dışsal onayı değil, içsel hazzı gerektirir, ona ulaşmış kişi zaten diğerlerinin takdir ya da onayına ihtiyaç da duymayacaktır. Hepimiz birbirimizden farklı bireyler olduğumuza göre hepimizin mutlu ya da başarılı olma yolu da farklı olabilir. Buradaki kritik konu, çocukların genel kabul gören kriterler dahilinde (yüksek notlar alma, iyi okullarda okuma) motive edilmelerinden ve bu süreç sonucunda değerlendirilmelerinden ziyade, o çocuğun içindeki kendi cevherinin farkına vararak bunu işlemesine ve bir mücevher haline getirmesine olanak sağlayacak bir hayata yönlendirmektir.

Yani çocuğun okuyacağı okulun ya da notlarının hiçbir önemi yok mu?
Hiçbir şey çocuğun kendi yeteneklerini keşfetmesi ve bu yönde ilerlemesinden daha önemli olamaz, zaten bizim eğitim sistemimizin de en büyük eksikliği bu. Üniversite öncesinde tüm çocuklar bir örnek kabul edilerek aynı eğitime tabi tutuluyorlar, ilgi alanı ya da meslek seçimi ancak üniversiteye giriş aşamasında gündeme geliyor. Oysa ilkokuldan (ve tabii ki daha da öncesinden!) başlayarak çocuklar kendi kimliklerinin farkına varacakları bir eğitimde yoğurulmalılar, ancak o zaman bilinçli seçim yapma olgunluğuna erişebilirler. Oysa şimdiki eğitim sistemi çocukları kendi içsel keşiflerine yöneltmektense, onları ezbere dayalı tekniklerle sevmedikleri dersleri zorla öğrenmeye, yüksek notlar almaya, arkadaşlarından “daha” başarılı olmaya zorluyor. Çocuklar hem derslerden soğuyor hem de hayatlarının en güzel çağlarını kaçırarak küçük yaşta psikolojik sorunlarla baş etmek zorunda bırakılıyorlar.

Anne babalara burada ne gibi görevler düşüyor, özellikle okul çağları sırasında çocuk yetiştirmede ne gibi bir yol izlemelerini tavsiye edersiniz?
Çocuklarına başarılı eğitimden ziyade bilinçli eğitime yönlendirmelerini tavsiye ederim. Başarılı bir eğitim süreci çocuğun dışarıdan takdir görmesini sağlar, bu da egosunu besler, ama çocuğun mutlu ve huzurlu bir hayat sürmesini garanti edemez. Bilinçli eğitim o çocuğa özel eğitimdir, ve bu eğitimin çocuğun genel not seviyesi ya da okuduğu okulun popülaritesi ile bir ilgisi yoktur. Gençler yeteneklerine yöneltilirlerse kendi yollarını kolaylıkla çizebilirler, bizim onlara sonsuz sevgi ve güven beslememiz yeterli. Tabii bu bilinç, okul öncesi çağdan itibaren çocuğa aşılanmalı, onun merakları, soruları körüklenmeli, her fırsatta yaratıcılığını ortaya koyabileceği ve yaptığı her işin takdir göreceği ortamlar hazırlanmalı. Çocuğa cevap vermektense, onun sorularına soru ile karşılık vererek kendi gerçeğinin farkına varmasına yol gösterilmeli. Biz çocuklarımızın varlıklarına en başta saygı göstermeliyiz ki onlar da kendi öz saygılarını elde etsinler.

Son sözleriniz
Çevresel etkiler bizi içsel sesimizden uzaklaştırmış durumda, onu duymayı, dinlemeyi çoğumuz unutmuşuz. Ama çocuklarımız için durum böyle değil, onlar yaradılışa yakınlar, hala hatırlıyorlar, ebeveynler olarak onları baskılayıp kendi doğrularımızı öğretmeye ya da kendi özlemlerimizi onlar vasıtasıyla hayata geçirmeye çaba sarf etmektense, çocuklarımızı özgür bırakalım, onların kendi özlerinin farkına vararak ortaya koyma serüvenlerinde onlara cesaret verelim. Okul baskısı, not ve başarı stresinden kurtaralım. Ve tabii sorumluluk, onların kendi hayatlarının tek sorumlusu olduğunun bilincini aşılamak da çok küçük yaşlarda tohumları atılması gereken bir gerçek. Kendini yakından tanıyarak kendi hayatının sorumluluğunu alma cesaretini göstermiş bir çocuk, hata yapmaktan da korkmayacaktır, çünkü onun için bütün hayat bir öğrenme süreci haline gelmiş olacaktır. Başarısızlık yoktur, deneyim vardır. Ve bu deneyim en büyük öğretmendir. Yeni dönem altın çağ’da gerçek bir hayat yaşamanın yolu budur.

Telefon : (216) 459 83 24 E-mail : iletisim@oguzakyildiz.com.tr Adres : UMAY Bilim Sanat Yaşam Merkezi
Öncü Sokak, Büyükhanlı Konutları B2 Blok
Kat:7, Daire:20-21 Suadiye
Copyright @ 2015 Oğuz Akyıldız