18 Eylül 2016
Bütün sorunlar, aslında ortada hiçbir sorun olmadığını anlayınca ortadan kalkar. Aynı şekilde gerçek af, ancak aslında affedecek hiçbir şey olmadığının farkına vardığımızda oluşacaktır. Tüm sorunu zihin yaratır, çünkü zihin "zaman" algısına sahiptir ve zamanın yarattığı sınırlılık olgusu bir şeylerin geç kalınmadan yapılması ya da oluşması beklentisini doğurur. Beklenen olmadığında oluşan korkuyu, öfke ve mutsuzluk takip eder.
Epictetus tam ikibin yıl evvel bunu keşfedebilmiş ve şöyle söylemiş: "Bizi mutsuz kılan yaşadığımız durumlar değil, o durumlar hakkındaki düşüncelerimizdir." Yaşantınızda ihtiyacınız olmadığı zaman bile sürekli çalışarak size korku ve endişe salan bir düşünce prosesi varsa, öncelikle bunun farkına varın. Ve o sese izin verin konuşsun, ama siz farkındalıkta kalın. Ta ki, o sesin sahibinin kendiniz olmadığının farkına varana kadar! Ve nazikçe o sese inanmayı bırakın. Çünkü o ses sizin değil, egonuzun sesidir ve siz kendinizi düşünce prosesiyle özdeşleştirdiğiniz sürece egonuz güç kazanmaya devam edecektir.
Oysa şimdiki an derinden deneyimlendiğinde sorun bulmak imkansızdır. Olan her neyse zaten olmaktadır ve yapacak bir şey yoktur (zaten yapacak bir şey varsa öfkelenmek ya da üzülmek yerine onu yapmak gerekir). Kabullenemediğimiz olan bitenin bizde yarattığı her türlü depresyonu aşmanın sadece tek bir yolu vardır, o da kabullenmek. Bu asla ezilmek, gelecekte de sürekli oluşacak mutsuzluğu şimdiden davet etmek değildir. Izdırabı yaratan, olan bitene direnmektir. Tam tersine kabulenmek ise, gerçek acı olan zihinsel ızdırabın oluşumuna izin vermeden sadece olumlu duygularla ileriye doğru atılacak adımın platformudur. Ve gerçek yaşam ancak bu şekilde yaşanacaktır.
Sevgiyle...